Nesnelerin İnterneti (IoT), mekanik ve dijital makineler, hayvanlar ya da insanlar ile sağlanılan özel tanımlayıcılarla, insan-insan ya da insan – bilgisayar tetiklemesine ihtiyac duymadan ağ üzerinden bilgi transferine olanak sağlayan birbirlerine bağlı bilgi sistemleri cihazlarından oluşan sisteme denir.

Nesnelerin İnternetini oluşturan “nesne”  kalp implantı olan  bir kişi, üzerinde bio çip olan bir hayvan, tekerlerdeki alçak basıncı ölçüp sürücüsüne haber veren bir araba ya da herhangi doğal ya da insan yapımı IP adrese sahip data transferi sağlayan bir obje olabilir.

Nesnelerin İnterneti, kablosuz teknoloji, mikro elektromekanik sistemler, mikro servisler ve internetin yakın uyumundan evrilmiştir.

IPv6’nın sağladığı adres alanındaki yüksek kapasite neslerin internetinin gelişmesinde çok önemli bir rol oynar. Uzmanların yaptıkları açıklamara göre : IP adresi alanındaki bu genişlemenin anlamı “ evrendeki tüm atomlara birer IP atanması ve 100 den fazla dünya büyüklügünde bulunan kara parçalarındaki atomlara dahi atanabilecek IP’nin kalması demektir. Diğer bir deyişle, insanlar gezegende bulunan her nesneye IP adresi atayabileceklerdir. Çıkışlarda yaşanan bu önemli artış, alınan ve gönderilen datalar gelecekte “data gizliliği, data bağımsızlığı ve güvenlik” konusunda endişeler de yaratmaktadır.

Nesnelerin İnterneti içeren uygulamalar günümüzde tarımda, sağlıkta, enerji ve taşımada kullanılmaktadır. Oluşturulan bu konsept 1999 yılına kadar isimlendirilmese de onlarca yıl boyunca geliştirilmesi sürdürülmüştür. İlk uygulamalarından biri 1980’lerin başında Carnegie Melon Universitesinde hayata geçirilmiş Coca Cola makinasıdır. Programcılar otomata internet üzerinden bağlanıp, otomattaki içeceklerin sıcaklık değerlerini görüp makinanının yanına gidip gitmeyeceklerine karar veriyorlardır.